29 Kasım 2012 Perşembe

YAĞMUR DURDUĞUNDA


Merhaba sinemanın yanı sıra hayatında tiyatroya da yer veren blog okurları!
Bir değişiklik yapıp bu kez sizlere bir tiyatro oyunundan bahsetmek istedim.
İyi bir tiyatro izleyicisi olduğumu söyleyebilirim. "Yağmur Durduğunda" iyi bir oyun, bunu da söyleyebilirim.

“Belki de insanın söyleyecek birşeyinin kalmaması, söyleyecek birçok şeyi olduğunu söylemenin bir başka yoludur”.


“Yağmur Durduğunda” Devlet Tiyatroları'nın bu sezon sahnelenmeye başlamış bir oyunu. Hakan Çimenser yönetmiş, oyun yazarı ve senarist Andrew Bovell, 2008 yılında yazmış.

Çok kısaca konusu: 'bir aile içinde yapılmış geri dönülemez bir hatanın kuşaklar boyu süren etkisi' olarak ifade edilebilir.
Kadın-erkek ilişkileri, baba-oğul ilişkileri, birbirlerinin hayatları üzerindeki etkileri ve bunlardan bahsederken aile, aşk, bağlılık, iyilik, kötülük, ölüm, pedofili gibi konularla ilgilenen bir oyun. Bu sırada, farklı zamanlarda, farklı yerlerde, farklı kişilerce anlatılan hikayeleri ve yaşananları izliyoruz. Ve o sırada bir taraftan da dünyanın o dönemdeki durumu hakkında yapılan konuşmalarla siyasal arkaplanı takip ediyoruz.
Oyunda geçen cümleler hafife alınacak cinsten değil. Biri üzerinde durup düşünmek isterken, diğer birini kaçırabilirsiniz.
"Yağmur Durduğunda"nın en iyi şeyi kurgusu.
Oyunun ilk dakikalarında yerine koyamadığımız parçalar zamanla yerine oturuyor, biz de bir yandan çözmeye çalışıyoruz. Sonlara doğru zamanın açığa çıkardığı sebep-sonuç ilişkisiyle taşlar yerine oturuyor ve herşey anlamlanıyor.
Bu nedenle konusundan tam olarak bahsetmek istemiyorum ki, izledikçe anlaşılmasındaki o keyif yok olmasın. 

Kuşaktan kuşağa benzer kaderi yaşayan, o kaderden kurtulamayan yaşamlar da izledik. Bu fikir bana biraz Yüzyıllık Yalnızlık’ı anımsattı.


Şunu da belirtmek zorundayım; oyun sırasında ister istemez hissettiğimiz empati sonrasında resmen ağırlaştık. Yorulduk, canımız sıkıldı. Keyifli bir gün geçirmek istiyorsanız, doğru bir seçim olmadığını söylemeliyim.

Tüm bunlar hissi çok iyi geçirmeyi başaran oyuncular sayesinde. Özellikle Ezgi Yentürk gerçekten çok başarılıydı, hemen bütün alkışlarım onun içindi.


Sevmediğim nokta, kimi oyuncuların fazla teatral tonlamalarıydı. 2012 yılında hala devam eden bu eski tip konuşma şeklinden artık kurtulmamız gerektiğini düşünüyorum. Çoğu kişi bu yapaylık yüzünden haklı olarak tiyatroya ısınamıyor.

Sahne kullanımı da ilginç ve başarılıydı.


Bu da ara ara çalan, Bob Dylan'dan 'The Man In Me' : http://www.youtube.com/watch?v=Wu22rbncP5s

Dram seviyorsanız, insan hikayelerini seviyorsanız, kaliteli zaman geçirmek istiyorsanız gitmenizi öneririm.
Bakarsınız gökten bir de balık düşüverir!

Daha detaylı bilgi için tık tık.

NeTiyatro puanı: 8/10

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...