30 Ocak 2013 Çarşamba

AYIN BİRİ KİLİSESİ

Merhaba maneviyatına düşkün blog okuru!
Bu kez sizlere çok moda olmuş bir kiliseden bahsedeceğim.
Vefa’daki Meryem Ana Kilisesi/Ayazması, nam-ı diğer Ayın Biri Kilisesi’ne gittim, gördüm; ettiğim dua benim olsun, size gözlemlerimi anlatmak istiyorum.


Öncelikle herkesin her türlü inancına saygı duyulması zorunluluğunu hatırlatmak isterim.
Yargıda bulunmak, yadırgamak, kimsenin haddine düşmez.
Mühim olan iç huzuru.

Dua etmek için tabii ki illa bir yerlere gitmek zorunda değiliz. Fakat bazı mekanlarda enerjinin daha yoğun aktarıldığına ben de inanıyorum.
Benzer şekilde camilere, türbelere de sık sık girer dua ederim. Böyle de bir tipim. Artık iyice tanıştığımıza göre, devam edebiliriz.


Ayın Biri’nin şanı bayağı yürümüş durumda. Kiliseden çıktığı gibi derdine çare bulan insanların öyküleri de çok fazla.
Ben de birçok kişi gibi bu kiliseyi 2004 yılında Ayşe Arman’dan duydum (Ayşe Arman sevgimden, hayranlığımdan başka bir yazıda bahsederim). Hatta Ayşe Arman o yazısında Alya’yı dileyişinden ve hemen ardından gelen hamileliğinden bahsetmişti. O zamanlardan beri merak ederdim bu kiliseyi. İlk gidişim geçtiğimiz yıl bahar aylarına kısmetmiş. Aynı gün o da orada olmasına rağmen Ayşe Arman’la karşılaşamadım, tüh ve neyse.



Öncelikle burası küçük bir kilise. Aslında belki de şapel demek daha doğru olurdu. Şapel nerede biter, kilise, katedral nerede başlar uzmanı değilim; bilemiyorum. Ancak hiç bilmeyen birilerinin hemen gözüne çarpacak büyüklükte bir yer değil.

Adresi çok basitçe: Unkapanı’nda, İMÇ’nin 2. bloğunun hemen arkasında kalıyor. Bilmeyenler için, bulamama sorunu yaşamanın imkansız olduğunu belirteyim çünkü ayın ilk günü neden oralarda gezdiğimiz alnımızda yazıyormuşçasına belli; etrafa bakındığımız an daha biz ağzımızı açmadan çevredeki esnaftan biri, bir amca hemen “yüz metre ilerleyin, kilise karşınızda” tarzında söyleyiveriyor.

Bana göre ilginç bir ibadet şekli var kilisenin. Herkesin art arda yaptığı ritüeller şeklinde.
Temeli ayın birinde gidip, dileğimizi temsil eden anahtarları çevirerek dilek dilemek. Bir de aynı ay içerisinde bir salı bir de perşembe gelin deniyor. Bunun sonradan çıkarılmış bir adet olduğu söylendiğinden, ben sonrasında da gitme fırsatı yaratmadım. Dileğimiz gerçek olduğundaysa anahtarları getirip geri veriyormuşuz.

Kapının önünde “aşk için”, “şans için” vs. yazan kutularda satılan zamazingolara itibar etmeyin deniyor. Para ödeyeceksem, kiliseye ödemeyi ben de tercih ederim.

İçeri girdiğimizde, sağ tarafta anahtarların satıldığı vezne gibi bir bölüm var. Dilek dilemek üzere mum dikmek istersek de buradan alınıyor. Anahtar ve mumların tanesi 1’er tl. Büyük mumlar sanırım 2 tl’den satılıyor, onlar daha imkansız dilekler için, daha büyük enerji oluşturması için olsa gerek :) Dilek sayımıza göre istediğimiz kadar anahtar alınabiliyor; ki yirmi tane alanlar varmış. Abartıp dilek başına düşen enerjiyi azaltmanın lüzumu yok diye düşünüyorum :) Ardından her kilisede olduğu gibi mum dikiyoruz.



Şimdi sırada aşağı inip kilisenin asıl olayı var: anahtar çevirme.
Aşağısı daha küçük, ortalama bir oda kadar. Duvarlarda pencere gibi açılabilen, kilitli çerçeveler var. Kilitlerin üzerine anahtarlarımızı koyup açarmış gibi yaparak dileklerimizi diliyoruz; nasıl dilersiniz, çevirir misiniz, dua mı edersiniz artık nasıl yapacağınız size kalmış. Bu şekilde birkaç çerçeve var. Bu çerçevelerin yanıdan kalabalıktan ötürü sıra halinde yavaşça ilerliyoruz.



Sonrasında bir duvarda bir çeşmeden “kutsal su” akıyor. Hemen yanda yine 1 tl’ye boş şişe satan biri duruyor, sudan yanımıza alabilmemiz için. Çeşmenin karşısında ise dua ettiğimiz, tüm kiliselerdeki gibi bir bölüm var.
Yukarıda ise iki rahibin önünde uzun bir kuyruk oluşuyor. Sıra bize geldiğinde peder adımızı soruyor. Yanlış hatırlamıyorsam elini başımızın üzerine koyuyor- Ve içinde adımızın geçtiği bir dua okuyor (İbranice olsa gerek). Bitirdiğinde “Allah kabul etsin” diyor. Yanlarında yine bir bağış kutusu bulunuyor, isteyen bağış yapabiliyor. 

Duvar diplerinde birkaç sandalye ve üzerlerinde yine aynı şekilde kilitli çerçeveler var. Bunların içlerineyse dileklerini yazıp atanlar var, yukarıdaki resimdeki gibi.
Yapılanları bu şekilde özetleyebilirim.

Herkes sıradaki hamlenin ne olduğunu anlamak için birbirine bakıyor. Filmdeki “önce para atılacak, sonra bir tur koşulacak” durumu var yani.

Ayın birinde, öğle vakitlerinde kilise oldukça kalabalık. Adım adım, sıra halinde ilerleyerek yapabiliyoruz her şeyi.
Kilisedeki kadro genelde şık, bakımlı görünümlü hatunlar. Erkekler kadınlara göre daha az. Ünlü insanlara da rastladım ama neyse isim vermeyelim.

Ve ziyaretçilerin geneli müslüman, mesela mum dikenler genelde ellerini açıp bildiğimiz dualardan ediyorlar. Yine İsa ve Meryem Ana heykelleri karşısında da ellerini açarak dua ediyorlar genelde. Tabii Hristiyan olanlar da var.
Dilekleri gerçek olan kimileri şeker dağıtıyor. Her şey gayet alıştığımız şekilde, bir yabancılık durumu yok. Tam bir Türkiye kilisesi :)

Hepimiz aynı yolun yolcusu olduğumuzdan ve belli ki hepimizin bir çözüme ihtiyacı olduğundan, herkes sanki birbirine karşı daha hoşgörülü, daha samimi.
Ve ne yalan söyleyeyim, eğlenceli bir ibadet yeri. Bana geçen enerji bu. Dramatik bir durum yok.



Gitmek önerilir mi, doğru olur mu, bilmiyorum.
Haberiniz olsun.
Dilerim sizin tüm dilekleriniz gerçek olsun.

1 yorum:

Ayın Biri Kilisesi dedi ki...

1 Ocak 2016'da gittim. Karlı olduğu için çok kalabalık değildi. Rahatça gezdim ve çok memnun kaldım.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...