Mahmut, boşanmış, yalnız yaşayan, İstanbul’da tutunmaya
çabalayan bir fotoğraf sanatçısıdır. Yusuf, iş bulabilmek umuduyla fotoğraf
sanatçısı kuzeni Mahmut’un yanına İstanbul’a gelir... Bozulan düzenleri,
birbirleriyle giderek kopuklaşan ilişkileri, tutunmaya çalıştıkları hayatları
ve sona ermeyen yalnızlıkları izlediğimiz, usta oyunculuklarla dolu bir film
Uzak.
Ve bu filme en yakışabilecek isme sahip. Her şeyden
uzaklar; kendilerinden, hayallerinden, insanlardan, sevdiklerinden,
memleketlerinden...
Uzak, yalnızlığın ve kendinden uzaklaştıkça kimseye yaklaşamayan karakterlerin hikayesi.
Uzak, yalnızlığın ve kendinden uzaklaştıkça kimseye yaklaşamayan karakterlerin hikayesi.
Mahmut kendini terk etmeye, modern şehir hayatına adapte
olmaya çalıştıkça yalnızlaşıyor. Annesinin hastalığını bile elinden geldiğince
umursamıyor. Geri dönmek istemiyor.
Yusuf ise kasaba hayatından kopmaya çalıştıkça ve kendine
bir yol çizemedikçe yalnızlaşıyor.
Yusuf toplumda çokça rastladığımız, hepimizin
muadillerinden mutlaka en az bir tane tanıdığı, kolaycı, üşengeç ve yine de her
şey kendiliğinden oluversin isteyen; işin kötüsü, kendinin farkında da olmayan
bir tip. Mahmut’sa ömrü boyunca gayret etmiş biri. Misafirlik üç gün sürer
dendiği üzere Yusuf bir süre sonra Mahmut’a batmaya başlıyor. Hatta sonu
günahını almaya, ayıp etmeye kadar varıyor.
Mahmut’un Yusuf’tan hoşlanmayışının esas nedeninin özünden
uzaklaşmak isteyişi diye düşünüyorum.
Yusuf’sa Mahmut gibi yaşayabilmek, özgürlüğünü elde
edebilmek istiyor. Hala eski eşinin resimlerine bakarak avunan Mahmut’unsa gerçekte
tutunabildiği falan yok.
Yusuf, bir ara hoşlandığı bir kızın peşinden yürürken, Gezi
Parkı’na geliyorlar. Kız Gezi’de sevgilisiyle buluşuyor. Yusuf için hüsrana,
benim içinse bugünlere has bir gülümsemeye sebep oldu bu.
Kıyaslayacak olursak; Uzak, Kasaba ve Mayıs Sıkıntısı’ndan daha farklı, daha eli
yüzü düzgün bir film. Daha başarılı bir senaryoya, çok daha iyi bir sanat
yönetimine ve sinematografiye sahip. Sese sanırım takmış durumdayım, yine
vasat.
Net olarak birbirlerinin devam filmi değiller.
Devam filmiymişçesine benzerlikler taşıyor olsalar da karakterlerin isimleri farklı. (Hatta ilgisini pek kuramasam da Muzaffer Özdemir Kasaba’nın başında köyün delisini canlandırıyordu).
Devam filmiymişçesine benzerlikler taşıyor olsalar da karakterlerin isimleri farklı. (Hatta ilgisini pek kuramasam da Muzaffer Özdemir Kasaba’nın başında köyün delisini canlandırıyordu).
Üslup olarak da farklılar. Kasaba bir deneme, Mayıs
Sıkıntısı bir şiir, Uzak’sa bir hikaye gibi.
Uzak'ın bir özelliği de Ercan Kesal'ı kısa da olsa ilk kez görüyor oluşumuz.
Filmin aldığı ödüllere gelirsek, 2003 yılı Cannes Film
Festivali’nden Nuri Bilge Ceylan Jüri Büyük Ödülü; Mehmet Emin Toprak ve Muzaffer
Özdemir de en iyi erkek oyuncu ödülleriyle dönmüşler. Yine Altın Portakal Film
Festivali’nden en iyi film, yönetmen senaryo, yardımcı erkek oyuncu ödüllerini
kazanan film, daha pek çok festivalden de ödüllerle dönmüş.
Direnişin başladığı günlerde Gezi Parkı’nı ziyaret ettiği için;
sanatçıların kutuplaştırılmasına ve hedef gösterilmesine tepki gösteren bildiriyi
imzaladığı için; düşüncelerini korkusuzca ifade ettiği için ben Nuri Bilge Ceylan’ı
daha da çok sevdim.
Taşra Üçlemesi üzerinden kısaca özetlersek, NBC, öncelikle iyi bir fotoğrafçı. Fotografik filmler
çektiğini söyleyebiliriz. Daha çok sabit kamera kullanımı var. Yormayan,
durumların basitçe fotoğrafını çeken, anlam yükleme çabasında olmayan, hikayeyi
aktarıp geriye kalanı izleyiciye bırakan bir yönetim söz konusu.
Konuşmalarda ve tüm oyunculuklarda doğallık ön planda.
Toplumumuzun kendine has yüzlerce detayına yer vermiş.
Müzik kullanımı hemen hemen sıfır (Bu tip filmlerde televizyon ve ortamda çalınanlar haricinde genelde müzik kullanılmayışını ben de seviyorum).
Bugünlerde ülkemizde yaşananlardan ötürü duyduğum can
sıkıntısından ötürü yazı yazmaya uzun bir ara verdim. Bir daha da seri post
vaadinde bulunmam; ne kendime güveniyorum, ne de gidişata.
Yine de eğer mümkün olursa ilerleyen günlerde Zeki Demirkubuz'un "Karanlık
Üzerine Öyküler"iyle devam edeceğiz...
Güzel günler göreceğiz, güneşli günler.
1 yorum:
Ercan Kesal detayının atlanmaması güzel olmuş. Çoğu kişi ilk kez Üç Maymun'da gördüğünü sanıyor ama öyle değil. Hatta eşi Nazan Hanım da ilk kez bu filmde. Tebrikler, güzel yazı.
Yorum Gönder