5 Ocak 2016 Salı

MUSTANG (2015)

“Her şey göz açıp kapayana kadar değişti. Önce rahattık… ve birden her şey boka sardı.”

Fransız-Alman-Türk ortak yapımı Mustang, Fransada yaşayan Türk yönetmen Deniz Gamze Ergüven’in ilk uzun metrajlı filmi. Türkiye’nin Sivas’ı aday göstermesiyle film, 12 adet en iyi yabancı film Oscar’ına sahip Fransa’nın en iyi yabancı film Oscar aday adayı oldu. 2016 Altın Küre ödüllerinde yine Fransa adına en iyi yabancı film dalında aday olarak bizleri de oldukça heyecanlandırdı.

Mustang, anne ve babalarının ölümünün ardından babaanne ve amcalarıyla yaşayan beş kız kardeşin toplum ve aile baskısıyla çevrili yaşamını anlatıyor. Erkeklerle münasebetleri olmasın diye okuldan alınan, eve hapsedilen, erkenden evlendirilen genç kızların bu erkek egemen toplumda kendilerini var edebilmekte karşılaştıkları zorlukları ve mücadelelerini vurucu bir üslupla yansıtıyor.

Yalnız ve güzel ülkemizde kadın olmanın ne kadar zor olduğunu tokat atar gibi yüzümüze çarpıyor Ergüven. Çocukluktan genç kızlığa adım atıldığı - her şeyin aniden boka sardığı - zamanlar itibarıyla bu ülkede bırakın flört etmeyi; gülmenin, kıkırdamanın, güzel giyinmenin, gezmenin, dolaşmanın, sakız çiğnemenin, eğlenmenin, hatta bakmanın hoş karşılanmadığını - dönemin başbakan yardımcısı Bülent Arınç’ın, sağolsun, kadınlara verdiği iffet ve haya dersine de atıfta bulunarak - vurguluyor.
İzleyenlerin kaçta kaçı “bu kızlar da çok yollu ama” diye aklından geçirmeden izleyecek, düşünmek bile istemiyorum.

Neden bu filmlerden çok daha çok yok? Neden bu kadar yok saydık? Nasıl bu kadar kanıksadık halimizi?


Mustang, toplum kültürümüze uymayan unsurlar içermesiyle kimileri tarafından yerden yere vuruluyor.
“Fransız kalmış” denilen Ergüven’in yarattığı karakterlerde en önemli sorun şu ki, karakterlerin detaylarına inildiğinde bir garipler. Söylenenler, giyilenler, davranışlar, alınan tutumlar, verilen tepkilerin bizim insanımızla alakası yok. Bunu da ancak bizi çok iyi bilen biri veya bizden biri anlayabilir. O yüzden yabancıların verdiği ödülleri toplamakta sıkıntı yok J Ayrıca birçok garabetin Ergüven’in filme çok şey sığdırma çabasından kaynaklandığını düşünüyorum.
Çok fazla sinir bozucu sürreel saçmalık var. Ama “bambaşka” da değil, harcamaya kalkmayalım. Neticede Mustang, bir belgesel değil.

Feminist bir filmde genç kızların bedenini kimi zaman teşhire varan şekilde “erkek bakışıyla” yansıtılmasını da çelişki olarak görüyorum.
Oyunculuklardan söz edecek olursak; kızların oyunculukları çok doğal ve tecrübesizliklerinden beklenmeyecek ölçüde iyi. Ayberk Pekcan’ı genelde izlediğimiz hallerinden pek farklı bulmadım ama seviyorum. Nihal Koldaş’ı hiç beğenmedim. Böyle yapay bir babaanne olmaz olsun.

Mustang’in Oscar kalibresinde bir film olduğunu düşünmüyorum. Ama aday olmasını heyecanla ümit ediyorum.

6/10



Mustang (2015) on IMDb

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...