30 Aralık 2015 Çarşamba

THE HATEFUL EIGHT (2015)

SİYAH ADAM BEYAZ CEHENNEM


Filmler daha gösterime girmeden internete sızdırıldığı için küçük çapta sevinç patlamaları yaşadığımız; ardı ardına Spielberg, Inarritu, Tarantino filmleri izlediğimiz; ödül sezonunun yavaş yavaş hareketlendiği güzel günler yaşıyoruz.
Yok senaryosu sızdı, yok çekimler iptal edildi derken sonunda izleyicisiyle buluşan; sinemaseverlerin aylardır merakla beklediği The Hateful Eight, adından da anlaşılacağı gibi Quentin Tarantino’nun sekizinci filmi.


Kısaca konusu: Soğuğun biz izleyenlerin bile içine işlediği bir günde kafatası avcısı John Ruth, başına on bin dolar ödül konmuş Daisy Domergue’yu Red Rock’a idama götürmek üzere yola koyulmuştur. Kar fırtınasında yolda kalan bir diğer ödül avcısı Binbaşı Maquis Warren ve müstakbel Şerif Mannix de onlara katılır ve kendilerini bir konaklama yerine atarlar. Burada onları dört gizemli adam karşılayacak, esas hikaye burada başlayacaktır…

The Hateful Eight bol kanlı, bol diyaloglu, tipik bir Tarantino filmi. Çok iyi, çok sağlam bir öyküye sahip olduğunu kimse söyleyemez. Filmi izlenir kılan en büyük etken Tarantino’nun izleyicinin zekasına saygı gösterdiğini belli eden cümleleri. Lakin başlarda çok özlediğimi fark ettiğim zeki diyaloglar, bu kez film uzadıkça kabak tadı vermeye başladı. Filmde gereksiz olduğunu düşündüğüm çok fazla diyalog var.

                                  Filmin en komik sahnesiydi, yapacak bir şey yok.

Cast'a gelince… Samuel Jackson’a, Kurt Russell’a laf yok. Walton Goggins, Bruce Dern çok iyi. (ustalara saygı kuşağımızda bu hafta...) Michael Madsen, Tim Roth (cellat rolü aslında Christoph Waltz'a aitti, fark ettiniz mi?) hiç fena değiller. Ben Jenniffer Jason Leigh’i fazla karikatür, fazla yapay buldum; oscar adaylığı mümkün görünüyor ama kazanırsa sinir olurum. Filmin tek eli yüzü düzgün beyefendisi Channing Tatum küçük rolüyle görününce Arzu Film kadrosuna dönmüş eski yüzleri tekrar tekrar görmekten fenalık gelmiş film adeta nefes alıyor.
Filmlerinde görünmesine bizleri alıştıran Tarantino bu kez rol almamış ama bir kuple narrator’lık yapmış, ki ne gerek vardı demeden edemeyeceğim. Orada bütün konsantrasyonumuzu bozdu ve filmi net olarak ikiye ayırdı. Muhtemelen amaç buydu ama sevmedim.

Filmin müzikleri, Tarantino filmlerinde dinlemeye alışkın olduğumuz büyük üstad Ennio Morricone'ye ait.


Roy Orbison'dan There Won't Be Many Coming Home:


Ne yazık ki The Hateful Eight'te alışkın olduğumuzun dışında pek yeni bir şey yok. Diğer filmlerinin bir derlemesi gibi. Bu durum insanı hayal kırıklığına uğratıyor.
Böyle bir filmi beğenmedim demek elbette kabul dahi edilemez. Fakat söz konusu Tarantino olunca, beklentinin yukarıda olması şu saatten sonra elimizde değil.

6.5/10

The Hateful Eight (2015) on IMDb

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...